25 Ekim 2012 Perşembe

Düşündüm de,

Bilenler biliyor, eski bloglarımda çok sorunlar yaşadım. Reel arkadaşlarıma vermeme kararı aldım. Bir tek Çınar biliyor, ondan bir şey olmaz. O her şeyi biliyor.

Neyse ya şimdi birkaç şey dicem haklı mıyım haksız mıyım yorum yapın bana.

Şimdi okulda yeni olduğum halde ortam sıkıntısı çekmediğimi söylemiştim, hatta bu ortamlar yüzünden derse giremediğimi. Feci eğlendiğimi falan filan.

Şimdi ben 8 -10-11-12 de hep aynı dersaneye gittim. Ve 8.sınıftan beri benle birlikte sadık müşterisi olan arkadaşlarım oldu, biri eski üniversitemde işletme okuyor. İsmi nolsun ahmet mi olsun. Bununla aram hep iyiydi, ve eski şehirdeyken hep destekçimdi. Zaten 3-5 kişi vardı tanıdık ilk gittiğimde Ahmet de onlardan biriydi. Canını sevdiğim! Bir de Ahmetin kankası var, Sebastian derdik dersanede. Neden bilmiyorum, hatırlamıyorum. Şimdi Sebastian bana bbmden dediki, marplecik adanaya gelince görüşelim hep birlikte dedi tamam dedim ben de. Sonra geldiğini duydum, yazdım geldin mi diye, evet dedi. Yarın 12de görüşelim mi diye yapıştırdı ardından. 12 erken 14de okulda olacam, 13de buluşsak dediysem de 12de beni teyzemden aldılar Ahmetle.


Okula gittik, kahvaltı ettik. Bir ara göle nazır fotoğraf çektik, hava karartılı olduğu için güzel işler çıkmadı. Ama saçıma inanmayan varsa gösteriyorum.Sonra benim arkadaşlarım geldi teker teker, sonra Ahmetle biz, yine dersaneden arkadaşımız olan Gül'ü (benim aynı zamanda ilkokul arkadaşım,Ahmetinse liseden kankası) onu almaya gittik. Geldik benim ekip toplanmış, Sebastianla kaynaşmışlar.

Geçtiğim haftalarda felaket hasta oldum, öğrendim ki sadece sinüzitim yokmuş. Faranjitim de varmış, ya da oluşmuş. Bilemiyorum. 10 günde iki antibiyotik tedavisi, bol çay, evde yan gelip yatmayla iyileştim. Okulu tabiiki de ektim, nefes alamıyordum!

Neyse işte, ilaç saatim geldiği için yemek yemem gerekiyordu, ekibimde acıkmıştı zaten okulun bir kafesinde yemeğe saldırdık. Sonra benimle aynı fakültede olan, ilkokul arkadaşımda geldi. Falan bayağı kalabalık olduk. Sonra muahbbet, komiklik, fotoğraf dolu gün geçirdik.


Bunları niye anlattım. Bilenleriniz var, bir arkadaşımla sorun yaşadım. Yaşamaya da devam ediyorum. Tüm açıklığıyla ondan uzaklaştığımı belirtsem de bir şekilde görüşmek durumunda kalıyoruz. Sebebi ise, benim kırıcı davranamam. Ama aynı ortamdayken de o kadar kasıntılı oluyorum ki, hm filan diyip geçiştiriyorum duymuyorum bir şey. Bir de ortamıma girdiğinde arkadaşlarımı feci sahipleniyor. Kıskanç insanım, deliriyorum.

Bu arkadaşımla -sorun yaşadığım- bir zamanlar çokçokçok haddinden fazla yakındık, ama şimdi o kadar uzak ki bana, arkadaşlığı dostluğu.

Sonra düşündüm Ahmetle Sebastianla aynı ortamda yıllarım geçti, bu sorunluyla sadece yılın belli bir durumu 7/24 birlikte geçti. (son 2 sene hariç)

Neden diyorum? Bulamıyorum. Ahmetle Sebastianla öyle can ciğerde değildik dersanede. Hatta sebastianla aynı sınıftada değildik, ama kopmadık. Ahmetle aynı şehirde okumamızın etkisi illaki var.

Şimdi düşünüyorum, birinden köşe bucak kaçarken, arkadaşlarıma nolur onla görüşeceğinizde beni dahil etmeyin diye yalvaran da benim, Ahmet bana marple sık sık adanaya geliyorum, hep görüşelim derken, araman yeter her zaman sana vaktim var diyen de benim. Sebastian çok uzakta okuyor, ama anlayın işte.

Nasıl oluyor aklım almıyor. Ya bitsin, ya gitsin, ya da anlasın artık.

21 Ekim 2012 Pazar

10 Ekim 2012 Çarşamba

Başlık bulamadım kii

Aktif olarak blog yazmadığımın daha doğrusu yazamadığımın farkındayım. Ama bunun sebebi yoğunluğum değil, blogum yokken, blog yazmak istiyordum. Blogum varken, amaaan ne gerek var diyorum.

Söylemek istediğim şeyler ama;

Misal çok sevdiğim bir bloggerla görüştüm: Şanslı Kedi diye bildiğiniz hatun kişisini gidip hastanesinde görüştüm. Çok tatlı, çok sevilesi biri. Zaten yüzyüze gelmeden önce de aylarca konuştuğum, hatta sabahladığım biriydi. Kapatmasına en çok içerleyen bendim ve kardeşinin adını bilmemle kendisini buldum. Belki bir gün geri döner/miş, asla demiyor!

Sonra okul var,
Okul iyi hoş, ortam iyi. Ama bölümdekilere ısınamıyorum bir türlü. Bunun sebebi, birincisi çok kalabalık olmamız. İkincisi ise, en kritik derslerde gruplara ayrılıyor olmamız. Muhasebe dersinde herkes ayrı bir dünyada, iktisatta da öyle, sonra Sosyal Bilimler de de, ohoo sürüyle derste dağılıyoruz. Hatta bazen birine aşina oluyorsun yanında sınıf arkadaşını görünce; Aaaa sen de mi bizim sınıftasın? Hiç görmedim! oluyor.

Vee,
2 senelik alışkanlıklarım da var, nefret ettiğim şehirden kurtulmuş da olsam, orda alıştığım insanlar vardı. 7/24 birlikte olduğum destekçilerim. Şimdi de resmen her gün konuşuyoruz ama eksik yani, Pelas'ın küfrettiğini duymazsam sanki günüm eksik geçiyor. Ha bu demek değildir ki okulumda mutsuzum. Yemin ederim tahminimden fazlasıyla mutluyum. Ama ders dışında. Ortamım sağlamdı, ama aynı fakültede olduğum arkadaşımla bile saatlerce görüşemiyorum derslerimiz uyuşmuyor. Diğer fakülteleri anlatmıyorum bile, ya ben ya onlar ders ekiyor görüşmek için. Bugün ektiğim dersler, vizelerde....